Kayıtlar

Kasım, 2009 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

birkaç eksi ve birkaç artı

Resim
-2009 yılının son bayram tatilini de yaşadık ve bitti. Hafta başı Salı işe başlıyoruz... Bu yıl tatil yönenden kıt bir yıl oldu maalesef! -Artık sohbetlerin belden aşağı olmadığı sürece akıcı olmadığını arkadaşlarımla çıktığım bayram tatilinde bir kez daha anlamış oldum. Konu dönüp dolaşıp belden aşağı konulara geliyor, konuya katılmasam da bir şekilde bana bulaşıyordu. Kaç kadeh içmiş olsam da sarhoş olmayıp, sorulan sorular bu yüzden de saçma geliyordu. En son noktada söylediklerimin ucu başkalarına dokunuyor ve belden aşağı ben istemeden vuruyordum. -Öğrendim ki bilmediğin bir yere gideceksen kaliteden ödün vermeyeceksin! Bayram tatilinde Kıyıköy'e gittik, tesadüfen öğrendiğimiz ve hiç gitmediğimiz bir otelde yerlerimizi ayırttık. Tercih nedenimiz de çok ucuz olmasıydı; hatta bu fiayata kahvaltı bile veriyorlardı. Otele vardığımızda gördüğümüz manzara ve söylenenler bizi yeterince şoke ettmişti. Saat gecenin bir vakti ve otelin, otel olması için bin şahit gerektirir durumdaydı.
Çok uzun süreden beri dinlemediğim bir şarkıyı biraz önce tekrar dinleme fırsatı buldum. Bilgisayarımda kayıtlı albümleri karıştırırken rastladım bu şarkıya. Sanki ilk kez dinliyormuş izlemini yaşadım. Öncesinde dinlediğimde başka duygular yaşardım bu şarkıda şimdi ise başka başka duygular... Bu kez dikkatimi çeken yaşattığı duygu değil de; müziğin ritmi, şarkı sözleri oldu. Bana göre çok başarılı bir şarkı. Kısa bir süre önce bu grup tekrar bir araya geldi. Çok başarılar. 2005 yılı yanlış hatırlamıyorsam; 110 gurubu ve " özledim" seni şarkısı... Ayrıca; rockn coke 2005'te grubun vokalisti candan tezzel'in çok sevdikleri ve sanırım vakitsiz ölen bir arkadaşlarına ithaf ettikleri şarkıymış.

110+-+Ozledim+Seni

Resim
110 - Ozledim Seni

...

Son zamanlarda yaptıklarım hedeflerimin önüne geçemedi... Sevgim, cesaretimin önüne geçemedi... Çoşkum, tembelliğimin önüne geçemedi... Kahkahalar, gülücüklerimin önüne geçemedi... Cesaret, cesaret, cesaret; hepsi cesaretten ibaret... Çok severek mırıldandığım şarkı, müziğin önüne geçemedi. Şaşkınlığım, gerçeğin önüne geçemedi. Uykusuzluğum nedeniyle, adımlarım hızlı davranıp, işe yetişme telaşında, servisi yakalamak için bir adım öne geçemedi. Bugün Pazartesi günü, Pazartesi bile Salı gününü geçemedi, hafta Salı günü ile başlayamadı... Aşkım, gururumun önüne geçemedi. Enerjim, çoşkum, mutluluklarım günden güne geçmekte, Ancak gururum ısrarla kalmakta... Tesadüfler gerçeklere söz geçiremedi. Zaman geçti, bir hafta sonu daha geçti, Bir gün daha geçmekte... Uykusuzluğum geçmedi, Açlığım geçmedi, Kalbimin ağrısı geçmedi... Ekli yazıyı birkaç ay öncesinde yazmıştım, birkaç ay gibi kısa sürede bile insan hayatında değişim yaşayabiliyor. Yaptıklarımla hedeflerime gün be gün yaklaşmaktayım, s

PÜFFF

Resim
hafta bitiyor ama ben bu haftaya pek iyi başlamadım. Hele birşey var ki işle alakalı, beynim hala zonkluyor düşününce... beynimin sağ lobuna atsam olmuyor, sol lobuna atsam gene olmuyor...yer etmiş bir kere, dönüp dolaşıp tekrarlıyor kendini... çalıştığım kurum, çalışanlarına mail yoluyla bir anket hazırlıyor, ki bu anket, diğer anketlere benzemiyor, çok çok önemli! Ancak ilk mail bana ulaşmıyor o ara bir sorun var işte. Sonra ikinci mail gönderiliyor, "anketi cevaplayın" diyor. O gün de çok yoğunum kafamı kaşıyacak vaktim yok! Gerçekten de öyle, tüm hafta iş çıkış saatlerim üç saat rötar yaptı. Tabi ben son gönderilen maili de dikkatten kaçırıp anketi cevaplamıyorum. Ne oluyorsa bugün oluyor... Bölge toplantısındayım, performans toplantısı, hedefler derken bu anketten bahsediliyor ve bu anketi cevaplamayan bir tek ben varmışım. Bunu nasıl öğreniyorum; toplantıda koca ekranda sadece benim adım var. Bölge müdürüm; Fethiye burada mı diyor? Ben vücudum orada olmaksızın bir görün

ATAM!

Resim
Atam; Yıl 2010; neler değişti, kaç kuşak geldi geçti. Atatürkçü düşünce ışığında bizlere gösterdiğin yolda, emin adımlarla yürüyoruz. Atam; dedim ya çok şey değişti diye. Her çağın düzenine uyum sağlamış, bundan sonra da uyum sağlayacak Atatürkçü düşünce, ne üzücü ki artık suç sayılıyor. Atam; kurtuluş mücadelesi sonucu kazandığımız şuanki özgürlüğümüzü Türk Gençliği olarak daha nice kuşaklara aktaracağız. Son zamanlarda gurur duyduğum bu egemenlik zaferimizden bahsetmek, sevinçlenmek, eli silah tutan dağa tepeye çıkıp eşkiyalık yapan kişilerle aynı cezai baskıyı görüyor. Atam; biz bu aydınlık günlerin ne badireler atlatılarak kazanıldığını, bire bir şahidi olmuş ve bu onur ile yaşamına devam etmiş dedelerimizden dinleyerek büyüdük.Belki pek çoğu şuan hayatta değil! Bundan da memnun olan, "artık o günlerin canlı tanığı kalmadı" düşüncesinden kendilerine pay biçen ve o günleri unutturmaya çalışan bazı zihniyetler hakim! Ancak bu durumdan kendine medet uman ve sevinen kişiler

25 Kuruş Hikayesi.

Resim
"Paranın gözü kör olsun" lafını büyüklerimiz boşuna telaffuz etmemiş. Bunu dün daha iyi anladım. Normal şartlarda 250 kuruşun eksikliğinin bu kadar önemli olacağını düşünmezdim. Sadece 25 kuruş işte, olmayınca da olmuyormuş(!) Fark etmeden dün çok nakit tüketmiştim. Arkadaşım ile eve ulaşmak için dolmuşa binmek üzereydik ki, toplam paramızdan 25 kuruş eksikti. Bir an birbirimize baktık, sonra çantamızın her köşesini aradık, taradık. Cüzdanımızın kıyısını köşesini didikledik. Ancak yoktu; 25 kuruş yoktu... Düşünsenize sadece 25 kuruş, belki de normal şartlarda yere düşümüş olsa, önemsemeyebilir, almaya yeltenmezsin. Ancak o an bizim için çok önemliydi. Gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Yaklaşık iki saat öncesinde bu paranın 68 katını bir taksiye ödemiş, taksicinin uzattığı paranın üzerini almayıp" kalsın" demiştik... Ancak o durumda dolmuş söförüne paramızın eksik olduğunu söyleme cesaretini bulamıyorduk. Yapılacak şey bir banka atm'si bulmaktı. Yerini tahmin

...

Ekli yazıyı arkadaşımın blogunda gördüm bugün, geçen yıl yazmışım bu yazıyı... Aynı duygularım yoğun şekilde devam etmekte; özlüyorum! -------------------------------------------------------------------------------- Bir şeyleri özlediğinde ne yaparsın? Özlediğin şey ne ise onu bulursun değil mi? Ya da özlemini sonlandırmak için başka alternatifler üretirsin. Bu senin tercihine kalır. Ya hiç olmayacak birşeyi özlersen ne olur?Peki bu daha önce olan ama artık mümkün olmayacak imkansız birşey ise...? İşte o zaman anılar devreye girer ve seni ayakta tutar. Yoksa seni varlığından haber aldığın birini özlemekten ne alıkoyabilir ki? Benim özlemim annem için... Annnemi özlediğimi şuana kadar alçak sesle bile kendime itiraf edemedim. Annemden sonra ne kadar zaman oldu sayamadım da... Geçen zaman belki daha da ketum olmamı sağlayacak biliyorum. Aslında buna alıştım da demiyorum, sanırım özlemek duygusunu en ağır haliyle yaşıyorum. Annemin varlığının anlamını ve “O” olmadan yaşanan bu sürede, O&#