Kayıtlar

Eylül, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İtaly Gezdikce

Kısa ancak keyifli geçen İtalya gezisinden izlenimlerim; Milano’da çok kalamadığım için sadece merkezini ziyaret etmek beni bir daha buraya gitmem için zorluyor. Çünkü eminin Milano’da keşfidilecek çok yer var, gece yaşantısını da merak etmiyor değilim? İtalya ülkesi, geçmiş tarihi, günmüz yaşam şekli ve ekonomik varlığı, başarıları, hepsi bir bütünü oluşturmakda. Mesela çoğunlukla tüm yerleşim yerlerinde küçük araçlar ve iki teker kullanılımı yaygın. Çünkü trafik kuralları çok net ve zorlayıcı! Trafik kuralları sayesinde uygulanan sert yaptırımlar ile şehirlerin kendine has yaşam şekilleri oluşmuş ve sonrasında pek çok şeyi de beraberinde getirmiş. Bilmiyorum bana mı denk geldi? Kişilerin görüntüsü; kıyafet, giyimlerine çok dikkat etmekteler. Bu da günlük yaşamda motivasyonu beraberinde getiriyor olabilir. Açıkçası benim hoşuma gitti, etrafımda şıkır şıkır dolaşan insanları görmek güzeldi. Özellikle erkeklerin fit duruşları etkileyici... Sanatın, özellikle Floransa’daki yaşam şekline

RÜYA

Resim
Rüyamda U2 konserindeyim, konser sırasında bir anons yapılıyor. “ Serdar Ortaç vefat etmiştir.” Sonra U2 solisti Bono bu anons üzerine bir açıklama yapıyor “ Serdar Ortaç’dan bir şarkı söylüyoruz; Hayat beni neden yoruyorsun, madem çok günah oyunu sen bozuyorsun” ... Hayırolsun, yarattığı garip etkiden sıyrılmak için arkadaşıma anlattım bu rüyayı. Ancak arkadaşımdan yorum aynen şöyle; Hadi ya; peki Bono şarkıyı hangi dilde söyledi? Oluyor bana bazen...

Venedik Gezdikce

Aşk şehri Venedik Bir şehrin ne kadar romantik olduğu nasıl anlaşılır bilmiyorum. Belki de romantik olmak bilmemekden kaynaklıdır. Kendi içindedir gizemi. Venedik'in beni bu kadar etkileneceğimi düşünmemişdim. Şehir buram buram romantizim kokmakda. Kaldı ki İtalyan dilinin kendine has melodisi de bunu fazlasıyla tetiklemekde. Enerjik, sıcacık merhaba telaffuzları, cümlenin bitişinde teşekkür edersin, ancak cümle bitsin istemezsin.... “Grazie” diyerek bulunduğunuz yerden ayrılırsın, ancak bu telaffuz ile ayrılamazsın. İtalya gezimizin İlk durağı Milano’dan otobüs ile ayrılarak kalacağımız otele yol alıyorduk. Rotamız Venedik’e yakın bir kasabadaydı. Eğer tekrar Venedik’e gitme fırsatım olursa kesinlikle Venedik’de konaklayacağım... Otobüs yolculuğu tahminimden daha uzun sürmüş, bu sayede günün yorgunluğu ile gece eğlencesine kalmadan mışıl mışıl uyumuşduk. Sabah erkenden uyanıp, Venedik’e gitmek üzere yol alıyorduk, hava da bizden yanaydı. Bir saat süren otobüs yolculuğumuz sonrasın

Milano Gezdikce

Resim
09/09/2010 Bayram sabahlarını çok seviyorum, her bayramın kendine has bir kokusu var bana göre. Bu Ramazan bayramını kendime ayırdım. Değerli arkadaşım Çiğdem Karabulut ve yine Çiğdem vasıtasıyla tanışma fırsatı yakaladığım Sevgili Zehra ile üç gezgin olarak İtalya’ya yol aldık. Merak duygusu, heyecan duygusu, yeni yerler keşfetme isteği, ve bunların birleştiği yer; İtalya şehri! İşin aslı ben bu gezide herşeyden önce kendi hayalimde canlandırdığım İtalya'dan farklı bir yer görecek miydim? Bunu merak ediyordum. Ki hayalimdeki İtalya ile gördüğüm İtalya arasında bir fark yokdu. Tam da düşündüğüm gibiydi herşey, sadece biraz da olsa Venedik şehri beni biraz şaşırtmışdı. İlk durak Milano; Modanın başkenti Milano. Bayanların en çok görmeyi arzu ettikleri şehir Milano. Belki de bu İtalya gezimizde en çok Milano’yu beğendim diyebilirim. Çünkü merak ettiğim ya da ilk kez görme fırsatı yaşadığım yerler için daha çok yerleşik hayat dikkatimi çekmekde, Milano’da da kendine has bu yerleşik/do

Nietzsche Demiş ki!

"Cahil bir toplum, özgür bırakılıp kendine seçim hakkı verilse dahi hiçbir zaman özgür bir seçim yapamaz. Sadece seçim yaptığını zanneder. Cahil toplumla seçim yapmak, okuma yazma bilmeyen adama hangi kitabı okuyacağını sormak kadar ahmaklıktır. Böyle bir seçimle iktidara gelenler, düzenledikleri tiyatro ile halkın egemenliğini çalan zalim ve madrabaz hainlerdir...” Friedrich Wilhelm Nietzsche

İyi Haber!

Resim
Çalıştığım kurumun eğitim/akademi bölümü için, eğitimin sahnesi ve eğitimin hazırlanması/tasarım alanlarında çalışmak üzere başvurum kabul edildi. Bu nedenle yoğun ancak bir o kadar da keyifli bir döneme merhaba diyorum :) Belki bu süre zarfında sevgili blogumda çok serbest zamanım olamayacak:) Ancak bu süreçde belki de daha verimli düşünceler ile arada da olsa yazma fırsatı yaratacağım sevgili blogum, tatlı satırlarım, serbest kürsüm:)
Resim
Tek oyla ne değişiri sorgulamak istemiyorum, oy kullanmanın bir görev olduğunu biliyorum ve bunun bilincinde olduğum halde referandumda oyumu kullanamadım, Çünkü TR.’de değildim maalesef! Ne kadar açık ki, benim gibi pek çok kişi aynı durumda oyunu kullanamadı, referandum sonucu ne olursa olsun bunu tartışmak yersiz görünüyor, ancak bu teknik açıdan oy kullanamama durumunu önceden tahmin edebilmenin ne kadar net olduğu da ortada. Yani bu referandum tarihini özellikle bu döneme denk getirmek büyük bir başarı diye düşünmekteyim. Ne kadar koştursam, ne kadar çırpındımsa da yetişemedim işte, yetişebildiğim tek şey basketbol dünya şampiyonası idi. Neden hava alanlarında oy kullanılamıyor? Hele ki bu bir yerel seçim değil, genel bir oylama ise? Nerede olursak olalım bu hakkımızı bulunduğumuz yerden kullanıyor olmamız gerekli bana göre. Hayır, hayır yetişmem gerekli deyip durdum kendi kendime, ancak olmadı maalesef. Temennim bundan sonraki dönemin en sağlıklı şekilde değerli milletimize hayır

Normal

Resim
Uzun süredir dinlemediğiniz bir sanatçıyı dinlediğinizde özlemek duygusu o an için çok tatlı gelir. O parçayı bir daha bir daha dinlersiniz. Özlem böylelikle kıvamında tüketilir ve giderilir. Tadı damakda kalır tatlı tebessüm bırakır yüzde. Bu sabah çok tesadüf radyoda öylesine bir frekans ararken, Bülent Ortaçgil rast geldi, öyleki sanki şarkı değil de, sanki sohbet edermiş edasında odaklandım. Zaten kendisinin öyle buğulu bir sesi var ki, "susma daha da devam et" demekten kendimi alamıyorum her defasında. İşin başka tarafı parça şuydu; Normal? Biralar soğuk mu dedim Dedi ki normal Peki ya havalar? Valla gayet normal İşler dedim gidişler dedim? Hepsi normal Peki ya sen, ben? Normal Peki biz, ikimiz? NormalHalimiz dedim? Ne dese beğenirsiniz, normal! Uf biri anlatsın hemen nedir bu normal Canım sıkıldı yoksa ben miyim anormal Peki dedim Türkiye? Dedi ki normal Ya AB? Bilmem! Normal Ya ABD dedim? Dedi ki çok normal Peki dedim ya DGM? dedi ki normal Ya OHAL, o kadar yıl? Bilme

Yaşlanmamak ???

Resim
Bu yılı da bitirmeye çeyrek zaman kala ben hala çocukluğumu, enerjimi korumaya çabalıyorum. Yaşlı değilim, o kös kös yarının telaşını yaşayan orta yaş kısımdan olmayacağım, diyorum! Ancak zaman geçtikçe de bunla mücadele etmek için daha fazla çaba harcadığımı fark ediyorum. Yediklerime dikkat etmeye, hava koşullarına ayak uydurmaya, vs.. Yani bir mühdet sonra ruhunu koruyabilsen bile, fiziksel olarak yenilebiliyorsun. Ya da süreyi uzatıyorsun diyelim buna. Yani sen ne dersen de, vücut dengesi olması gerektiği gibi çalışıyor bir yerlere taşıyor seni,bu da ruhsal açıdan seni ister istemez etkiliyor! Henüz saçlarım beyazlamadı, ancak pek çok arkadaşımın saçlarına ak düştü :) Bu kötü bir şey değil, ancak dengeler değiştiğinde değerlerin de değişeceği sinyalini almakda gecikmiyorsun. Daha sakin müzikler dinlemek de beyaz saç oluşumu ile ilgili mi bu? Gecenin bir vakti sokakda olmak düşüncesi ürkütücü geliyorsa, bu da eğlencenin eskisine göre zamanı olduğunu mu gösteriyor acaba? Sanırım zama

U2

Resim
Sizi seviyorum çünkü çok iyi müzik yapıyorsunuz. Sizi seviyorum; müzik evrenseldir anlayışı ile kaç kişiye ulaştınız aynen ekli fotoğrafdaki gibi. Sizi seviyorum; en sıkıntılı, bunaltılı zamanlarımda düşüncelerimde sizden bir parça çalmakda. Sizi seviyorum; her geçen gün daha da devleşiyorsunuz. Sizi seviyorum; bana sizi tanıma fırsatı verdiniz. Sizi seviyorum; bu sayede sizi seven herkesi de sevmiş oluyorum:) Sizi seviyorum; Türkiye/İstanbul'a Hoş Geldiniz!

....

Neden fotoğraf albümü oluştururuz? Eziyet midir bu bize? Çoktan toprağa karışmış vücutların en canlı halini fotoğraflarda görmek ne acı bir duygudur aslında! İki çift laf etmek istersin ancak ses sadece senden gelir... İnsanoğlu nasıl bir varlık olur o zaman, fotoğrafla konuşma isteği, işte O'anda duyguların en doruğunda eski fotoğraflarla konuşurken kendini bulmak! Aile büyükleri ile çekilmiş bir kare, benim bile hatırlamadığım kendimi tanımakda güçlük çektiğim, küçük bir kız çocuğu... Fotoğraflar, şarkılar... Hayat, adaletsiz hayat! Gün gelicek biz de böyle fotoğraf karelerinde kendimize yer bulacağız... ***Bir resmin kalmış bende, tam ortadan yırtılmış, hani siyah kazaklı duyuyorsun değil mi?

Eylül

Resim
Daha iki gün öncesinde dışarı çıktığımda tek yaprak kımıldamıyordu bile. Güneş en tepede, havada inanılmaz bir nem ve gün ışığında dışarıda olmak akıllara zarardı. Oysa bu zamanlarda dışarıda olmak, keyifli yürüyüşler yapmak, serin serin serilmek gerek toprağa... Nihayet Eylül ayı püfür püfür esintisiyle geldi, gün ışığında dışarıda olmak keyfi ile geldi.... Güneş en tepede olsa dahi, nasıl güzel bir esinti var havada, rüzgar ne güzel bir ferahlık hissi yaşatıyor. uzun yürüyüşler işkence yaratmıyor artık. İşte en sevdiğim aylardan biridir Eylül, Eylül ayı bitişin habercisi, ancak başlangıcı da merhabadır. İşte bu iki olgusu ile tatlı telaşlar yaşanır bu ayda. Telaş duygusunu severim, ruhu diri tutar, disiplinli olmayı sağlar... Telaşa karşılık alırsınız yanınıza hırkanızı, çünkü hava akşama doğru eser biraz ve hafif tırmalar teni, üşütür birazcık... Açık havada kahve keyfi de en özlenen, beklenendir... Eylül ayı hoş gelmiş,

Aklınızı mı kaçırdınız?

Resim
Hayır! O yüzden HAYIR!