10 Aralık 2024 Salı

Değer Bilmek


“Değer bilmek; kaybedince arkasından ağlamak değil, yanında iken sımsıkı sarılmaktır.”
 Mevlana

En sevdiklerimizi en kolay incittiğimiz doğru değil mi? Nasıl olsa bizi çok seviyorlar. Ne olursa olsun bizimle kalacaklar. Onlar bizim ailemiz, eşimiz, sevgilimiz. Bize kızsalar bile, asla gitmezler. Affederler… değil mi? Bir ömür boyu bize tahammülleri vardır. Kızsak da, arkalarını dönüp gitmezler… değil mi? Bazen, ne kadar kolaydır… Ne kolay sinirler tepemize çıkar… Sözler ağzımızdan dökülür… Kapılar çarpılır… Telefonlar kapatılır… Bunlar sesli tepkiler. Bir de sessiz olanlar vardır: Görmezden gelmek, yokmuş gibi davranmak… Özür dilenir ve geçilir her defasında… Sevginin gücü denir… Affedilir… çünkü öncesinde de affedilmiştir. Ya da sessiz kalınmış, sabır gösterilmiştir. Değişen nedir peki? Değişen yoktur. Değişmeyen bir şey vardır: O da sevgi ve değer, kıymet bilmek. Sahte olmayan, tüm samimiyetiyle sunulan sevgi ve kıymet. Bizi sevenin kıymetini yeterince biliyor muyuz? O elimizi tutan kadının ya da adamın, bizi her şeyin üzerine sevdiğini biliyor muyuz? Peki onların da böyle bir sevgiyi hak ettiğini… Şu hayatta en şanslı insan, sabırla sevilen, emekle sevilen, ne derse desin sevilen ve her defasında affedilen insandır. Yıllar geçtikçe güzelleşip, olgunlaştığını fark ettiğin insan… Başka birine gözü kaymayan, tek kişiyi sevmeyi beceren insan. Kıymet bilmek, aslında pek çoğumuza göre göreceli bir kavram. Değer nedir? Kendine gösterdiğin özeni başkasına aynı şekilde sunabilme becerisidir. Esirgemeden, eksiltmeden, yalan söylemeden, incitmeden, çıkar gözetmeksizin. Eğer kendimize bu yaklaşımı sergilemiyorsak, başkasına da sunmak imkansızdır. Her şeyi kaybetmeyi göze alabiliriz. Para, ev, araba, eşya… Fakat tek kayıp, kendini kaybetme korkusudur. Kendi kıymetini bilirsen, kaybetme korkusu sevginde de olmaz. Kızgınlıklarını dizginlersin, ses tonunu ayarlarsın, emek verirsin, en önemlisi sevgi verirsin… Her ne olursa olsun, geç olmadan kıymet bilin… Etrafınızda sizin kıymetinizi bilen ve değer veren biri varsa, şanslısınız. Buna sahip çıkın. Bu dönemde samimi, içten ve kendi gibi olan insan, ender bir kişidir.

8 Aralık 2024 Pazar

Enerji


Eskilerden kalma bir söz vardır; “deli mıknatısı gibiyim” diye. 



Hayat, düşüncelerimizin ve enerjimizin dışa yansımasıyla şekillenir. Gün içinde hepimiz bunu deneyimleriz; bazen olaylar ya da durumlar üst üste gelir, bazen de hiç beklemediğimiz anda doğru kişi veya olaylar hayatımıza dahil olur. Bu, düşünce atmosferimizde yarattığımız çekimin bir sonucudur. Çekim Yasası bu durumu şöyle açıklar: Kendimiz hakkında dışa vurduğumuz güçlü enerjiyi tekrar kendimize çekeriz. Kuantum fiziği bunu bilimsel olarak da açıklar; düşündüğümüz her şey, temiz bir zihinle odaklandığımızda hayatımıza dahil olabilir. Evren o kadar sistematik ve düzenli işler ki, “zor” dediğimiz hiçbir şey aslında imkânsız değildir. Önemli bir sınavdan 100 kişi başarılı olmuşsa, bu 100 kişiden biri olmanızı engelleyecek hiçbir şey yoktur. En zeki kişi olmayabilirsiniz, ancak başarı her zaman mümkündür. Etrafımızda yarattığımız enerjilerin sinyalleriyle dolu bir dünyada yaşıyoruz. Bu sinyaller farkında olsak da olmasak da gün içinde hareketlerimizi ve seçimlerimizi yönlendirir. Bu gücün ve değişimin bir parçası olduğumuzu anlamak, hayatımıza yön vermek için önemli bir adımdır. Bu konuyla ilgilenmeye başlamamın ilginç bir nedeni var: Dün, bir arkadaşım çantasından bir tohum çıkardı ve aynı ortamda bulunan birine hediye etti. Tohum, bir düşüncenin somut hali gibidir. Onu eker ve filizlenmesini beklersiniz. Ancak bu sıradan bir bekleyiş değildir; emek verirsiniz, ilgi gösterirsiniz, hep aklınızda olur. Bir şeyin ortaya çıkmasını ve onu görmeyi istersiniz. Hepimizin tercihlerine göre farklı tohumlar vardır. Kimimiz domates, kimimiz biber, kimimiz çiçek, kimimiz ise hurma ekeriz. Ancak her zaman bir istek ve bir niyet vardır. Hayatımız, bu tercihlerimizle şekillenir. Çocukluğumuzdan itibaren oluşturduğumuz çevre, insanlar ve koşullar, tamamen bizim eserimizdir. Ektiğimiz tohumlar bazen sevdiğimiz bir insan, bazen işimiz, bazen evliliğimiz, bazen de sorumluluk duyduğumuz başka bir şey olabilir. Burada çok önemli bir nokta var: Olumlu yanlarını gördüğümüz her şey, bize artı bir değer katar. Bu, filizlenen bir bitkinin yeni dallar ve çiçekler vermesi gibidir. Olumsuzluklarla ilgili karar verdiğimiz anda bile bir değişim başlar. İnsanın kendini bilmesi, seçimlerinin sorumluluğunu alması ve bu doğrultuda ilerlemesi, yaşam kalitesini artırır. Hayat, kendimize yaptığımız yatırımlarla şekillenir. Eğer içsel farkındalık ve doğru bir niyetle hareket edersek, yaşam bize istediğimizden fazlasını sunabilir. Unutmayalım, hayatımız tamamen kendi seçimlerimizden ibaret.

8 Mart

Kadın Üzerine – Nazım Hikmet Kimi der ki kadın, uzun kış gecelerinde yatmak içindir. Kimi der ki kadın, yeşil bir harman yerinde dokuz zil...