Tekrar Buradayım :)

Uzun Zaman Olmuş… Uzun zaman olmuş blogda yazı yazmayalı. Bu süreçte neler oldu acaba? :) Hepimiz için son üç yıl zor geçti, şüphesiz. Pandemi denilen, daha önce hiç bilmediğimiz bir durumu deneyimledik. Ve bunu tüm dünya birlikte yaşadı. Peki, hayatımızda ne değişti? Ne değişmedi ki! :) Öncelikle dip dibe olmamayı öğrendik. Sırada beklerken ensende soluğunu hissettiğin insanlar artık biraz daha ötede sıraya girmeyi öğrenmiş olabilir. Ya da artık mecburi tokalaşmıyoruz. Aklımızdaki soru şu: “Ben ne bileyim, sen elini yıkadın mı?” Bir başka örnek; artık yanak yanağa öpmüyoruz. O yanak yanağa öpüşme alışkanlığı başlı başına ayrı bir konu zaten! Mecburen terk ettiğimiz, ancak pandemiyle birlikte özgürlüğünü kazandığımız bu gibi konular bana kalırsa olumlu oldu. Olumlu olmayan kısım ise dikte edilen zorunlu yasaklardı. Hem duygusal hem de fiziksel olarak kısıtlanan özgürlüklerimiz… Pandemi bitti ve biz ilginç bir şekilde normal yaşamlarımıza geri döndük. Peki değişen ne oldu? Yani pandemi bitti, her şey orada mı kaldı? Bu soruyu cesaret edip soran kişiler pandeminin devam ettiği dönemde sormuştur diye düşünüyorum. Sormayan ise zaten sırada ensende veya dibinde bekliyordur. Bu kadar basit bir durum! Hem fiziksel hem de ruhsal anlamda “pis” olmaya devam ediyordur. Kaçın! :) Sanırım pandemide bu tür şeyleri sorgulayan kişilerden biriyim. Pandemi öncesi ne güzeldi; sosyalsin, geziyorsun, tozuyorsun, yiyorsun, harcıyorsun, planlıyorsun, paran var, tüketiyorsun… Tüketmek duyguları saklamak için oldukça etkili bir yöntem. Moralin mi bozuk? Çık, dolaş, birkaç şey al; modun değişsin. Müdahale eden yok, değil mi? Her şeye sen karar veriyorsun. Ancak pandemide ne oldu? Hasta olacaksın, sosyal olamayacaksın, tehlikedesin… Tehlike, insanı korkutan en büyük duygu değil mi? Üstelik bilmediğin bir şeyden korkmak çok daha zor. Bir anda sokağa çıkma yasağı geldi. Belli bir saatte dışarıda olabilirsin, o da sadece markete gitmek için! Ben de dışarıda biraz daha fazla kalabilmek adına en uzak markete gitmiştim. Elimde poşetler, ayağımda spor ayakkabılar… Şimdi düşününce tuhaf geliyor ama o dönem için gayet normaldi. Durum vahimdi, evet, ama bu cesaret duygusu kendi içimizde çözüm üretmemizi sağlıyordu. Sonra evden çalışma başladı. Bu bile geçmişe kıyasla çok büyük bir adım. Çalıştığım sektör, ofis dışı çalışmaya pek izin vermezdi. Hasta da olsan işe giderdin. Ama olabiliyormuş! Evden çalışmaya uygun bir düzen hazırlanabiliyormuş! Pandemi haberlerinin yoğunlaştığı ve herkesin paniğe kapıldığı o süreçte, bir ay gibi kısa bir sürede uzaktan çalışma sistemi oturdu. Ardından görüntülü toplantılar başladı. Sen evde kendi hayatını yaşarken bir anda toplantıya katılman gerekiyordu. Peki, ne yapacaksın? Fiziksel olarak görüntün uygun değilse de ekran başına geçtin. Hepimiz yaşadık bunu. Pijamalarla toplantılara katıldık. Zamanla, bu da önemsenmez oldu. Pandemi bana çok şey öğretti. Değişen davranış kalıplarına ve yeni yaşam şekillerine uyum sağlamak zorunda kaldık. Uyumlu gibi görünsem de sürü psikolojisine hemen adapte olabilen biri değilimdir. Herkesin her şeyi hemen kabullenmesini anlamak bana her zaman güç gelmiştir. Hep bir itirazım vardır. Bu süreci biraz da komediyle ele almaya çalıştım. Ancak yaşadığımız, hiç de normal olmayan bir dönemdi. Sonuçta ne kazandık, ne kaybettik, biz biliyoruz. Benim kazandıklarım, bu yıl hayatımı kökten değiştirdi. Farkındalığımı doğru noktada sağladığım ve bunu kullandığım için kendimi şanslı hissediyorum. Umarım hepimiz için bu değişim olumlu ve iyi gelmiştir. Tokalaşmayın kardeşim! :)

Yorumlar

Simppeli dedi ki…
I appreciate the practical tips and strategies you share.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Prensip sahibi olabilmek

Özgün Olmak

Etekleri Zil Çalmak