Hala sır

Şuan düşünüyorum da, o anki heyecan ve korku içinde verilen bu kararımız, şimdi yoğun olarak hayatımızda olan kontrol mekanızmasından çok uzak ve çoğu zaman da uygulayamadığımız bir karar . Aslında bu, yapmak istediğimiz şeyleri, yani bizi mutlu edecek şeyleri hiç düşünmeden gerçekleştirme cesareti; yani çocukluk cesareti .
Yola çıkıyoruz, rotamız belli. İstediğimiz yere geliyoruz. Burası bizim bahçemiz, çeşit çeşit sebzeler ve meyveler var. Hemen yan tepede de istediğimiz killi topraklarımız var. Heyecan ile taşıyabileceğimiz kadar topluyoruz. Yola çıkmaya hazırız. Ne olduysa bir an yan bahçeye gözüm takılıyor, bahçede annemin arkadaşı, bizim yan komşumuz var. Şu an bile komşu teyzeyi görme anındaki şaşkınlığımı, eyvah yakalandık düşüncesini aynı duyguyla anımsıyorum.
Ya biz onu fark etmeden o bizi fark ettiyse endişesi içinde çözüm üretmeye çalışıyoruz. Yapmamız gereken fark ettirmeden biran önce oradan uzaklaşmak. Yoksa korktuğumuz başımıza gelecek ve bu gizli operasyon bir anda herkesin bildiği, sonunda da ciddi bir ceza alacağımız bir durum olacaktı. Aklımıza şahane bir fikir geliyor! Kazaklarımızı değiştirirsek bizi tanıyamaz. Fatoş’un kazağı ben de olursa tanınmam, aynı şekilde de benim kazağım Fatoş’da olursa da o tanınmayacak. Kazaklarımızı değiş tokuş yaptıktıktan sonra rahatça yan bahçenin önünden geçiyoruz.Sırf bu yüzden bizi tanımadığını düşünerek, mutlu ve huzurlu bi şekilde eve geri dönmenin keyfini hala tebessümle anımsarım.

Tabi bu olayın endişe ve korku duygusu bir süre devam etti. Hepimiz yaşarız böyle halleri, birşey sorulduğunda hep yaşanılan olay akıldadır ve sessizlik ile cevap verilir herşeye.
Hala bir sır...
Yorumlar