Kayıtlar

Mayıs, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Çatlaklardan İçeri Sızan Işık

  Kusurlarımızı altınla onarmayı öğrenebilir miyiz? Japon estetik anlayışında derin bir öğreti vardır: Kintsugi. Anlamı basittir ama etkisi derin: Kırılan seramik eşyalar atılmaz, tam tersine, çatlayan yerleri altınla onarılır. Çünkü o çatlaklar, bir nesnenin yaşanmışlığını gösterir. Onu eskisinden daha değerli kılar. İşte bu düşünceyle başlıyorum bu yazıya. Çünkü bazen biz de kırılırız. Ve kırıldığımız yerlerden onarılırız. Belki altınla değil, ama farkındalıkla, merhametle ve zamanla. Mükemmel Olmak Zorunda Değiliz Bugün sosyal medya, modern iş yaşamı ve ilişkiler bizden sürekli “iyi görünmeyi”, “iyi hissetmeyi”, “iyi davranmayı” bekliyor. Ama “iyi” kime göre? Hayat, tek bir kalıba girmeye zorlandığımız bir yarışa dönüştü. En ufak bir hata bile değersizlik duygusunu tetikliyor. Ve çevremiz, bunu daha da körüklüyor. “Sen her şeyinle mükemmelsin” gibi iyi niyetli sözler bile artık üzerimizde yeni bir baskı yaratıyor. Mükemmel değiliz. Ve olmamalıyız da. Clarissa Pinkola Estés’...

Yaş Sadece Bir Sayı

  Geçen gün biri şöyle bir soru sordu: “Kaç yaşında olduğunuzu bilmeseydiniz, kaç yaşında olurdunuz?” Duyar duymaz zihnimde bir yer kıpırdadı. Sayılardan bağımsız, daha gerçek bir şey var bu sorunun içinde. Sadece yaşımı değil, kendimi nasıl taşıdığımı, nasıl yaşadığımı da düşündürdü. Bir süredir sayılara takılmıyorum zaten. Hayatı daha çok nasıl yaşadığımla, bedenime nasıl davrandığımla, zihnimi nasıl eğittiğimle ölçüyorum. Sabahları nefes egzersizleriyle güne başlıyorum. Gün içinde mümkün olduğunca hareket etmeye, adımlarımı arttırmaya çalışıyorum. Beslenmemi düzenledim, bedenimi yormayan ama canlandıran yiyeceklerle ilerliyorum. Şekerle vedalaştım, işlenmiş ürünlere mesafemi koydum. Sadeleştikçe bedenim de, zihnim de daha berrak hale geldi. Bu süreçte fark ettiğim şey şu: İnsan sadece takvime göre yaş almıyor. Düşünce biçimi, alışkanlıkları, çevresiyle olan ilişkisi ve hatta konuşma dili bile yaşını yansıtıyor. Kimileri otuzlarında eskiyor, kimileri ellilerinde yeni başlı...

Mutluluğun Peşinde: Bir Yanılsamanın Anatomisi

  Her insanın ortak hayali: mutlu olmak. Bu kadar sade, bu kadar yalın bir arzu… Ama bir o kadar da karmaşık. Çünkü çoğumuz, mutluluğu istemekle onu yaşamak arasındaki farkı göremiyoruz. Ve belki de hayat tam burada yanılgılarla dolu bir labirente dönüşüyor. Seneca, dostu Lucilius’a yazdığı mektubunda şöyle der: “Herkes mutlu bir hayat istediğine göre, yanıldıkları nokta neresi acaba?” Bu soruyu sorması bile çağlar öncesinden bugünün insanına tutulmuş bir aynadır. Çünkü mutluluğu arıyoruz ama bir türlü bulamıyoruz. Sanki bir sisin içinde el yordamıyla bir şeyi yakalamaya çalışıyoruz; bazen elimiz boş, bazen elimizde sadece yanılsamalar kalıyor. Seneca, cevabı da yine kendisi verir: “Mutluluğun araçlarını mutluluğun kendisiyle karıştırıyorlar. Bu nedenle onu ararken ondan uzaklaşıyorlar.” Yani bir başarı, bir eş, bir ev, bir terfi, bir tatil ya da bir fotoğraf karesinin içinde zannediyoruz mutluluğu. Onlara ulaşınca mutlu olacağımızı sanıyoruz. Ama ulaşınca içimizdeki boşlu...

Müziğin Üç Yüzü: Afrika’nın Kökleri, Kadınların Ezgisi ve Ruhun Nefesi

  “Müzik, sözcüklerin yetmediği yerde başlar.” – Victor Hugo Bazı şarkılar bir melodi olmaktan çok daha fazlasıdır. Dinlediğinizde bir haritaya dönüşür; sizi uzak coğrafyalara, kendi geçmişinize ya da iç dünyanızın saklı bir köşesine taşır. Son günlerde üç farklı kıtadan gelen, üç ayrı listeyle zaman geçirdim. Her biri başka bir titreşimdi, başka bir his, başka bir anlatı… Ve bu sesleri dinlerken, aslında biraz da kendimi duydum. I. 3 MA – Nefes Gibi Akan Müzik (Madagascar, Mali, Maroc) Rajery (valiha), Ballaké Sissoko (kora) ve Driss El Maloumi (ud)… Üç ustanın buluştuğu 3 MA, sessizliğin konuştuğu bir albüm gibi. Enstrümanlar arasında bir diyalog var; ne yarış var ne üstünlük. Her biri diğerine alan açıyor, nefes oluyor. Albümdeki “Anfass”, Arapça’da “nefes” demek. Bu parçayla birlikte müziğin gerçekten bir nefes gibi aktığını, kalbe temas ettiğini ve hiçbir söz söylemeden çok şey anlattığını fark ediyorsunuz. Bu liste benim için içsel bir yolculuktu. Sessizlikte kendiml...