Kusurlarımızı altınla onarmayı öğrenebilir miyiz?
Japon estetik anlayışında derin bir öğreti vardır: Kintsugi. Anlamı basittir ama etkisi derin: Kırılan seramik eşyalar atılmaz, tam tersine, çatlayan yerleri altınla onarılır. Çünkü o çatlaklar, bir nesnenin yaşanmışlığını gösterir. Onu eskisinden daha değerli kılar.
İşte bu düşünceyle başlıyorum bu yazıya. Çünkü bazen biz de kırılırız. Ve kırıldığımız yerlerden onarılırız. Belki altınla değil, ama farkındalıkla, merhametle ve zamanla.
Mükemmel Olmak Zorunda Değiliz
Bugün sosyal medya, modern iş yaşamı ve ilişkiler bizden sürekli “iyi görünmeyi”, “iyi hissetmeyi”, “iyi davranmayı” bekliyor. Ama “iyi” kime göre?
Hayat, tek bir kalıba girmeye zorlandığımız bir yarışa dönüştü. En ufak bir hata bile değersizlik duygusunu tetikliyor. Ve çevremiz, bunu daha da körüklüyor.
“Sen her şeyinle mükemmelsin” gibi iyi niyetli sözler bile artık üzerimizde yeni bir baskı yaratıyor. Mükemmel değiliz. Ve olmamalıyız da.
Clarissa Pinkola Estés’in sözleri geliyor aklıma:
“Yaralı olmadan derinleşemez insan.”
Ruhumuz, yaşadıkça katmanlanır. Ve o katmanlar kusurlarımızla şekillenir.
Çocuklukta Başlayan Yarış
Birçoğumuz sevgiye ancak “iyi çocuk” olduğumuzda ulaşabileceğimizi öğrendik. Bu, sessizce zihnimize kazındı:
Sevilmek = Uyum sağlamak.
Değerli olmak = Başarılı olmak.
Psikanalist Donald Winnicott şöyle der:
“Bir çocuk, kabul görebilmek için sahte bir benlik geliştirirse, ileride kendi özüne yabancılaşır.”
İşte o sahte benlik, yıllar sonra bizden hâlâ ‘mükemmel’ olmayı bekleyen iç ses haline gelir. Ve bu ses, her başarısızlıkta bizi yargılar.
Ama artık bu sesi susturabiliriz. Kusurlarımızı saklamak yerine kabul ederek.
Kırıldığın Yerden Büyürsün
Brene Brown, kendini değerli hisseden insanların bir ortak yönünden bahseder:
Kırılganlıklarını saklamazlar. Onlarla barışırlar.
Çünkü gerçek cesaret, kendini kusurlarınla birlikte ortaya koymaktır.
Çünkü güçlü olmak, kırılmamak değil; kırıldığında da ayağa kalkabilmektir.
Ve bazen, tam da çatladığımız yerden ışık girer içeri.
Tıpkı Leonard Cohen’in dediği gibi:
“Her şeyde bir çatlak vardır. Işık da işte oradan girer içeri.”
Son Söz Yerine
Kırıldığın zamanlarda kendine acımasızca davranma.
Yavaşla.
Topla parçalarını.
Onlara altın gibi davran.
Çünkü sen yalnızca bütün hâlinle değil, onarılmış hâlinle de çok kıymetlisin.
Mükemmelliği değil, bütünlüğü seç.
Çünkü hayatta en güzel şeylerden biri, kendini kusurlarınla sevebilme cesaretidir.
💬 Sen en son ne zaman bir kırığını onardın? Yorumlarda buluşalım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder