“Bir insanı gerçekten sevdiğinizde, onu olduğu gibi kabul edersiniz. Değiştirmeye çalışmadan, beklentiye girmeden, sadece seversiniz.”
– Carl Rogers
Sevgi, çoğu zaman karmaşık beklentilerle değil, sade ve derin bir kabullenişle var olur. Olgun sevgi, karşılık aramaz; kendi iç tutarlılığına dayanır. Kendisinden emin bir yüreğin bilinçli tercihidir. Birini sevmek, onun sevgisinden emin olmaktan çok, sevmenin kendi içindeki değerine güvenmektir.
Bu sevgi biçimi, geçici heyecanların ya da dışsal niteliklerin ötesinde bir anlayışla gelişir. Kişinin tüm yönlerini, eksikleri, çelişkileri, sessizlikleri dahil kucaklayan bir kabulleniştir bu. Yalnız kalmayı göze alarak sevmek, sevgiyi bir ihtiyaç değil, bir duruş haline getirir. Sevgide derinleşmek, duygunun kendisini sorumlulukla taşımayı gerektirir.
Ancak her ilişki aynı olgunlukla kurulmaz. Bazı insanlar sevilmeyi, gerçekten değer görmekle değil, bir güç ya da onaylanma biçimi olarak algılar. Bu durum zamanla, ilişkideki duygusal emeği tek taraflı hale getirir. Karşı taraf seviyor olabilir, ancak sevgisini ifade etme biçimi sorumluluk almaktan, derinleşmekten uzaksa, bu fark ilişkiyi yıpratmaya başlar.
İşte bu noktada, olgun bir birey suçlayarak değil, anlayarak geri çekilir. Karşısındakinin sevgisini yetersiz bulmakla değil, farklı algıladığını fark ederek… Sevgilerinin biçimsel uyumsuzluğunu görür ve bu farkı dramatize etmeden, kişisel almadan, zarafetle kabul eder.
Ayrılmak, bu bağlamda bir kırılma değil; bir denge arayışıdır. Olgun bir veda, yüksek sesle yapılmaz. Hesap sormaz, yaralamaz. Kendine ve karşısındakine saygı duyarak, duygunun niteliğini koruyarak gerçekleşir. Çünkü bilinir ki gerçek sevgi, yalnızca kalmakla değil, gerektiğinde gitmekle de kendini gösterir.
Bazı insanlar sevgiyi taşıyamaz. Bu, onların kötü niyetli olduğu anlamına gelmez. Sadece sevmek konusunda başka bir dilden konuşuyorlardır. Ve her dil, her kulakta aynı yankıyı bulmaz. Bu farkı görmek, değiştirmeye çalışmadan anlamak ve yoluna devam etmek—işte bu, içsel bir özgürlüğün ve duygusal olgunluğun göstergesidir.
Sevgi incitilmeden bırakıldığında, ardında pişmanlık değil; huzur bırakır. Gitmek, bu yüzden kaybetmek değil; kendini korumaktır. Ne eksilen ne de fazlalaşan, sadece olması gerektiği gibi kalan bir sevgiyle, hayatın doğal akışına yeniden katılmaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder