Topkapı Saray'ı geçmişi özlemiş...


Tarihin yaşayan tanığı;

Muazzam bir kapı karşılıyor sizi...
Neler görmüş, dili olsa neler anlatırdı acaba?
Girişte öyle büyük bir avlu çıkıyor ki karşınıza, merak ve şaşkınlık içinde büyülenmemek elde değil. Bir süre sonra merak duygusu yerini öğrenmeye bırakıyor. Bu kadar şaşa ve gösterişin nedeni ancak bunu taşıyacak bir yaşam için yapılmış olmalı; Osmanlı İmparatorluğu(!).

Burası İstanbul'un en güzel yerine konumlanmış; Topkapı Sarayı (!)...

Fatih Sultan Mehmet 1478 yılında, İstanbul'a yakışacak ve şehrin güzelliğini yaşamak adına, yeni yapılacak sarayın Sarayburnu olmasına karar vermiş. Ne kadar haklı olduğunu bu dönemde bile anlamak zor değil. Hem Avrupa Kıtası'ndan her alanı görebilmek, hem de Asya Kıtası'nda görünür olmak. Öyle ki, saraydan bakıldığında o muhteşem Boğaz ayrımında bulunan Haliç Kıyı'larını dahi bu noktadan görebilmek mümkün.

Ben de bu hafta sonu aynı açıdan baktım bu eşsiz manzaraya. Her ne kadar bu görüntü değişikliğe uğramış olsa dahi, o büyüyü hissedebiliyorsunuz.

Topkapı Saray'ından bakıldığında İstanbul güzel ama boğazdan bakıldığında da Topkapı Saray'ı bir başka güzel görünür. Vapur ile Asya Yakası'na geçtiğimde gördüğüm şey bunu yaşatıyor şüphesiz.

Saray 380 yıl Devletin idare merkezi ve Osmanlı Sultanlarının resmi ikametgahı olmuş. Dolmabahçe Sarayı yapılana kadar bu görevi devam etmiş Topkapı Sarayı'nın. Devletin yabancı misafirlerine Saray Hazinesindeki eşyaların gösterilmesi bir süre sonra bunu gelenek haline getirmiş. 1924 yılında nihayet Mustafa Kemal Atatürk'ün emri ile Saray halk ziyaretine açılmış.

Bu muazzam sarayı gezerken ister istmez masal alemine dalıyorsunuz. Eğer canlı olsa kim aşık olurdu acaba diye düşündüm. Olsa olsa Boğazın kendisi aşık olurdu herhalde. Çünkü en görkemli ve en üst düzey yaşanılır yer burası. Sessiz ve gizemli. Asil ama kendi halinde, Boğazda en güzel yere kurulmuş, İstanbul'u neredeyse 360 dereceden görebilir. Devletin en önemli şahsı Sultanların Sultanı, Fatih Sultan Mehmet'in adresi; dahası tek olması...

Herhalde bu iki aşığa vapurlar aracılık ederdi... Ne şiirler yazılırdı bu aşk için; kim bilir...

Modern çağ ile birlikte sanki saray biraz yanlızlığa terk etmiş kendini. Biraz yorgun; tarihin o gizemi, yaşanmışlığı ile küsmüş sanki İstanbul'a... Aşık olduğu Boğaz'a küsmüş belki de. Kim bilir boğaz bu modern çağa ayak uydurmak adına başka aşklar yaşamıştır da, o yüzdendir Sarayın bu sessiz ve durgun hali... Bilinmez tabi. Hani dili olsa neler anlatır, neler söylerdi bize. Ama eskisi gibi olmadığı besbelli, onu anlatıyor en açık haliyle...

Okuduklarımdan bildiğim; eskiden yabancı misafirler Sarayı ziyaret ettiklerinde gördükleri manzara karşısında, "Cenneti kıskandıracak kadar güzel" derlermiş.

Ben de bu hali yaşamak istedim, aradım ama pek hissedemedim... Gördüğüm şey; küsmüş bir Saray'ın ve artık kıskanılacak bir Boğaz güzelliğinin olmadığı... Belki de ona aşık bir Boğaz yoktu; büyü burda gizliydi...

Anlaşılan Topkapı Sarayı geçmişi özlemiş...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Etekleri Zil Çalmak

Prensip sahibi olabilmek