Her Şey Bir Kapıdır: Zen

 Yaşamak, bir pusulanın kuzeyi göstermediği bir denizde rotasız ilerlemeye benzer. Filozof Herakleitos’un dediği gibi, “Aynı nehirde iki kez yıkanamazsın.” Çünkü su akar, zaman geçer ve biz değişiriz.

Kimi zaman bir bulut gibi süzülürüz gökyüzünde; yersiz, yurtsuz ve belirsiz. Virginia Woolf’un dediği gibi:

“Hayat, kırılgan bir cam parçası gibi elimizde durur. Her an kesebilir bizi.”

Ama yine de, biz bu camı düşürmemek için çabalar, anlam ve güven ararız.

Sartre, “İnsan, kendini inşa etmek zorunda olan tek varlıktır,” der. Ama bu inşa, çoğu zaman yıkımla başlar. Çünkü biz, “Ben buyum” dedikçe hayat bize “Hayır, bu da sensin,” diye cevap verir.

Kendimiz ve dünya hakkında kurduğumuz her kesin yargı, gün gelir çatırdar:

“Mutlu olmalıyım.”

“Güvende olmalıyım.”

“Onlar haksız, ben haklıyım.”

Ve sonra bir sabah, tüm bu cümleler sessizce çözülür.

Rollo May, “Kaygı, varoluşun doğasında vardır,” derken bize aslında şunu hatırlatır: Belirsizlik düşmanımız değil, öğretmenimizdir. Onunla kavga etmeyi bırakıp dinlemeye başladığımızda, içimizde bir alan açılır.


Thomas Merton bu alanı şöyle tanımlar:

“Gerçek özgürlük, kendini unutmak ve dünyanın seni şekillendirmesine izin vermektir.”

Belki de bu yüzden bazı Zen ustaları, “aydınlanma”nın bir şey kazanmak değil, bir şeyleri bırakmak olduğunu söyler.

Albert Camus’nün Sisifos’u gibi, taşı yukarı taşıyıp sonra tekrar düşürdüğümüzde öğreniriz ki, hayatın anlamı “zirvede kalmak” değil, yokuşun kendisinde uyanmaktır.

Belirsizliğe teslim olmak, bilinçsizliğe düşmek demek değildir. Tam tersine, Viktor Frankl’ın da dediği gibi:

“İnsan, hangi koşulda olursa olsun bir tutum seçebilir.”

Ve o tutum, bazen yalnızca şefkatle kalabilmektir. Bazen de “Bilmiyorum ama buradayım,” diyebilmektir.

Sonuçta, doğum ile ölüm arasındaki o ince çizgi –Eckhart Tolle’nin deyimiyle “bir tire”– tüm yaşamın sahnesidir.

Ve belki de kendimizi gerçekleştirmek, varlığı çözmek değil, varoluşa tanıklık etmeyi öğrenmektir.

Çünkü her an, bir mucizedir — yeter ki görmeyi seçelim.

Sevgiler...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Prensip sahibi olabilmek

Etekleri Zil Çalmak

Nerde kalmıştık!