Krizler: Hayatın Bize Verdiği Sessiz Yön Tabelaları

 Hayatta bazı anlar vardır, tanımlanamaz. Her şey devam ediyordur ama içimizde bir şey durmuş gibidir. Eskisi gibi hissetmemeye başlarız. Bildiğimiz yollar işe yaramaz, tanıdık sesler yetmez olur. Ve çoğu zaman bu durumu tek bir kelime karşılar: Kriz.

Carl Gustav Jung’un söylediği gibi:

“Krizler, sarsıntılar, hastalıklar tesadüfen ortaya çıkmaz.

Bir gidişatı düzeltmemiz, yeni yönelimler keşfetmemiz,

başka bir yaşam yolunu deneyimlememiz için gösterge görevi görürler.”

Krizler, hayatın bizimle kurduğu en açık ve dürüst iletişim biçimidir. Bir durmaya, bakmaya, sorgulamaya davettir aslında. Fakat biz çoğu zaman o daveti tehdit gibi algılarız. Çünkü alıştığımız yıkılır. Bildiğimiz konfor kaybolur. Tanıdık olan her şey sarsılır.

Ama belki de sarsılması gerekiyordur. Çünkü içten içe bildiğimiz bir şey vardır:

Artık aynı şekilde devam edemeyiz.

Her kriz kendi içimizde bir boşluk yaratır. Ve çoğu zaman bu boşluk, yüzleşmek istemediğimiz şeyleri görünür kılar. Bastırdığımız duygular, ertelediğimiz kararlar, kendimize bile itiraf edemediklerimiz… Hepsi bir bir ortaya dökülür.

Ama bu dökülme kötü bir şey değildir. Aksine, yeniden düzenleme fırsatıdır.

Kriz, bir yıkım değil; yeniden inşa alanıdır.

Ama o sırada sadece enkazı gördüğümüz için, bunun değerini ancak zaman geçince anlarız.

Filozof Alain de Botton şöyle der:

“Bizi mutsuz eden şey, hayatın acımasızlığı değil, onun planlarımızla örtüşmemesidir.”

Krizler de bu çelişkinin merkezinde durur. Biz başka bir şey hayal etmişizdir, ama hayat başka bir şeye çağırır bizi. Ve biz, daveti reddettikçe daha da zorlanırız.

Oysa o kriz, bizi kendi merkezimize çekmek ister.

Yavaşlatmak, yüzleştirmek, büyütmek…

Ve sonunda, daha sahici bir yoldan yürümeye çağırır.

Bugün bir kriz yaşıyorsan, belki de hayat seninle konuşuyordur.

Ve bu kez kaçmak yerine sorabilirsin:

– “Bu bana ne söylüyor?”

– “Neyi artık taşıyamıyorum?”

– “Neyi bırakmaya ve neyi dönüştürmeye hazırım?”

Çünkü bazı yıkımlar, bir şeylerin bittiğini değil, bir şeylerin başlaması gerektiğini söyler.

Ve unutma:

Kriz, yolun sonu değil; yolculuğun başladığı yerdir.

Sarsıldığın yer, aynı zamanda kendi gerçeğine en yakın olduğun yerdir.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Prensip sahibi olabilmek

Etekleri Zil Çalmak

Nerde kalmıştık!