Kahırda Saklı Lütuf: Gönle Ermenin Sessiz Hikâyesi
Giriş: Sessizliğin Ardındaki Anlam
Hayat bazen yüksek sesle konuşmaz. Bazen yalnızca bir satırda, bir duruşta, bir susuşta saklıdır hakikat. İnsan çoğu zaman dış dünyada olup bitenle meşgulken, iç dünyasında neyin eksik kaldığını fark edemez. Oysa bazı sözler, bir cümle ya da bir bakış, insanın içindeki uzun süredir susturduğu sesi uyandırabilir.
Bu yazı, öyle bir fark edişin eşiğinde duruyor. Ne tam bir açıklama ne de kuru bir öğreti. Daha çok, bir hatırlatma. Kendine dönmenin, birliği fark etmenin ve yaşananları sadece iyi-kötü değil, “bir bütün” olarak görebilmenin sade ifadesi.
Okurken belki kendinizden bir şey bulmazsınız. Belki de hiç fark etmediğiniz bir yönünüze sessizce temas eder. Bu ihtimaller arasında, sadece “gönle ermenin” ne olabileceğine dair küçük bir iz bırakmak niyetindeyim.
Kahır, Lütuf ve Gönül
İnsan, varoluşunun anlamını çözmeye çalışırken çoğu zaman parçalanmışlık hissiyle baş başa kalır. Ne yana dönse eksiktir, neye el uzatsa tamamlanamaz. Oysa bu eksiklik duygusu, ilahi bir çağrıdır. Kahır gibi görünen her şeyin ardında, varlığı bütünleştiren bir lütuf saklıdır.
Tıpkı Mevlânâ’nın dediği gibi:
“Gamdan kaçma, o senin için hazırlanmış bir ilaçtır.”
Gönül yolculuğunda olanlar bilir: Acı, sadece acı değildir. Kahır, sadece yıkım değil; bir uyanıştır. Kimi zaman Rabb’in gazabı gibi görünen olaylar, aslında birliğin kapısını aralar. Varlığın özünü, çokluğun ardındaki vahidi göremeyenler; kendilerini ateşlerde bulur. Oysa “vahid”i bilmek, her şeyin ve herkesin O’ndan geldiğini idrak etmektir.
“Kahrı, lütfu, şe’yi, vahid bilmeyen çekti azap.
Ol azaptan kurtulan anlar bizi.”
Bu dizeler, hakikatin özünü bir cümlede taşıyor. Eğer kişi sadece görünüşteki zorlukları görür de onların ardındaki ilahi hikmeti, birliği fark edemezse; bu parçalı bakışla acı çeker. Azaptan kurtulmak, her şeyin ardındaki vahid olanı fark etmekle mümkündür.
Benim Yolculuğumdan
Bu satırlarda anlatılan, belki hepimizin bir yerden tanıdığı bir yolculuk. Herkesin kendince geçtiği ateşler, kendi içinde susturduğu çığlıklar var. Bazıları bu çığlıkları dışarıdan gelen seslerle bastırmayı dener, bazılarıysa sessizliğe kulak vermeyi seçer. Ben, ikinci yolda yürümeyi seçenlerdenim.
Yolun kolay olduğunu söyleyemem ama şunu söyleyebilirim: İçine döndüğünde, sessizliğin içindeki sese kulak verdiğinde bazı şeyler kendiliğinden anlam kazanıyor. Ne yaşandığı değil, nasıl anlam verildiği belirliyor insanı. Ve bazen sadece izlemek, acele etmeden, yargılamadan izlemek bile yeterli oluyor.
Kahrı, lütfu, birliği… Belki adını koymadan ama hissederek yaşamak mümkün. Yazının özü de bu değil mi zaten? Her şeyin ötesinde, gönlün sezdiği o derin ama sade hakikat…
Kavramlar Üzerine Notlar
🟤 Kahr
İlahi gazap. Dışarıdan bakıldığında yıkıcı gibi görünen ama içsel dönüşümü tetikleyen tecelli.
🟤 Lütuf
İlahi merhamet. Sarmalayan, yumuşak, sevgiyle gelen tecelli.
🟤 Şey
Her şey. Görünen, bilinçle algılanan tüm varlıklar, olaylar ve durumlar.
🟤 Vahid
Bir olan. Allah’ın teklik sıfatı. Her şeyin ve herkesin özündeki birliği anlatır.
🟤 Azap
Fiziksel değil, ruhsal ve varoluşsal bir acıdır burada anlatılan. Parçalanmışlık hissinden doğan içsel ıstırap.
🟤 Gönle ermek
Zihinsel anlamanın ötesine geçip, sezgisel bir farkındalıkla hakikate temas etmek. Derin ve sessiz bir teslimiyet hâli.
Son Söz: Görmek ve Geçmek Arasındaki İncelik
Hayatın sunduğu her şey —kahır da, lütuf da, sessizlik de— bir şey öğretir. Ama bu öğreti, yalnızca görmekle anlaşılmaz; fark etmekle, üzerine düşünmekle, bazen de sadece geçip giderken hafifçe durup hissetmekle anlam kazanır. Bu yazı, o anlardan birini mümkün kılmak için yazıldı.
Her şeyin ardında bir birlik, her parçanın içinde bir anlam vardır. Kimi zaman yaşadıklarımızı açıklayamayız ama içimizdeki sessiz yer bilir. İşte o bilmeye yaklaşabildikçe, azap da, karmaşa da çözülür.
Gönle ermek, büyük bir iddia değil; sade bir kabul hâlidir. Ve belki de en çok, hayatın karmaşasına rağmen durabilen, dinleyebilen, kendiyle dürüst kalabilen insanlar anlar birbirini.
Yolun neresindeysen, orası senin için doğrudur. Bazen sadece bu kadarını bilmek bile yeterlidir.
Yorumlar